17 Aralık 2011 Cumartesi

MAYMUNLAR CEHENNEMİ BAŞLANGIÇ - RISE OF THE PLANET OF THE APES


Yapım : 2011-ABD
TÜR: Bilim Kurgu,Aksiyon,Dram,Gerilim,Macera

·         Liderliği maymun Ceaher’den,,kusursuz itaati ve birliktelik ruhunu da diğer maymunlardan öğreneceğiz!!!!!
Neyden bahsediyorsun sen yaa deli kız demeyin ben çok ciddiyim;) Filmin özüne bakmak lazım,sdece görüntü showuna değil.Ben de CD cimin tavsiyesi üzerine almıştım filmi.Aslında bilim-kurgu olduğu için biraz tereddüt etmiştim ama film hiç de fena çıkmadı.Eğer kendinizi vererek izlerseniz bazı sahnelerde duygulanacağınıza eminim.Nasıl olursa olsun tüm bilim-kurgulardan nefret ediyorum derseniz de diyecek birşey yok tabi.O zaman size de başka filmler araştırırım:))



Alzheimer hastalığına çare bulmak için maymunlar üzerinde bazı deneyler uygulanır.Anne maymun saldırganlığından dolayı öldürülür,fakat araştırmacıların onun bir yavrusu(Ceaher) olduğundan haberleri yoktur.Çünkü Wild ona zarar verilmesin diye gizlemiş ve evinde bakmıştır.Anne maymuna önceden zeka geliştirici iğneler yapıldığı için aynı özellik Ceaher'e de geçmiştir...Hatta zekası öylesine hızlı gelişiyor ki beden diliyle anlaşabiliyor ve  çok iyi satranç oynayabiliyor.
Filmin çok özel bir noktasını yakaladım ve paylaşmak istiyorum.İnsanlar keyfiyeten maymunlara zarar veriyor,dalga geçiyor ama Ceaher(lider maymun),diğer maymun arkadaşları bi insanı öldürmek istediklerinde onları ikaz ediyor ve izin vermiyor.
Tanıdık geldi bu nokta öyle değil mi? Yok tanıdık gelmedi diyeniniz varsa,,Aynı dünyada mı yaşıyoruz acaba arkadaşım? =)=) 


Filmi internetten izlemek isteyenler için kolaylık olsun,buyrun buradan:) Tek Part ve görüntü kalitesi fena değil.İyi Seyirler



9 Aralık 2011 Cuma

AHİ EVRAN-I VELİ,FELSEFESİ ve AHİLİK KÜLTÜRÜ



        

            Memleketim Kırşehir'in tarihine anlam katan dervişin hayatını anlatmak istedim bu kez.Bu sayede Ahi Evran Üniversitesi'nin adının nereden geldiğini de öğrenmiş olacağız.Ayrıca Ahi Evran Mahallesinde oturduğumu da söylemeden geçemicem :D
            TRT belgeselini izlerken edindiğim bilgileri aktaracağım.Hani kaynağı da söyleyeyim de sonradan şey olmasın:P
            Önce Ahi nedir,Ahilik nedir,kuralları nedir sorularına cevap bulalım. Ahilik=Ahi Evran Hazretleri tarafından Hacı Bektaş-ı Veli  hazretlerinin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma teşkilatıdır. Bugünkü anlamda sivil toplum kuruluşudur.Ahi diye tabir edilen ise dürüst esnaftır.Ahiliğin Kuruluş Felsefesi=> Allah insanları yemek,içmek,evlenmek,mesken edinmek gibi birçok şeye muhtaç olarak yaratmıştır.Hiçkimse bu ihtiyaçları kendi başına karşılayamaz.Toplum çeşitli sanat kollarını yürüten insanlara muhtaç olduğuna göre,bu sanat kollarını yürüten çok sayıda insan belli bir yere toplanmaları ve herbirinin belli bir sanatla meşgul olmaları gerekir.Ki toplumun bütün ihtiyaçları görülmüş olsun. Ahilik vasıtasıyla ticaret hayatı; üretim yeterliliği,kalitesi,iş felsefesi,üretim felsefesi,kurumsal olma kavramlarıyla tanıştı ->>(Can alıcı noktadır burası;) aynı bölümde okuduğum arkadaşlarm için çok şey ifade edecektir;) Amacı; işini en iyi şekilde yapan,adaletli,dürüst,ahlaklı esnaflar yetiştirmek.Şöyle bi düşündüm de,,,Ahi Evran inanılmaz zor bir işe soyunmuş bence Çünkü adaletli,dürüst bi doktor,mühendis,muhasebeci vs.yetişir belki ama esnaf................bilmiyorum!!!
              Anadolu ahilik teşkilatının yüzyıllar boyu ayakta kalmasını sağlayan en önemli şey,kurumsal yapısıdır.Bakınız eski bir kaynakta ne yazıyor:   İnsanların birarada çalışması,sanatkarlar arasında rekabet ve çatışmaya sebep olabilir.Çünkü bunların herbiri kendi ihtiyacına yönelince,menfaatler çatışması ortaya çıkabilir.Karşılıklı affetme ve hoşgörü olmadığı zaman kavga ve ihtilaf ortaya çıkar.(( Pardon!ne hoşgörüsünden bahsediyoruz,ne kavgasından bahsediyoruz:) savaş çıkıyor savaaş:) )) O halde insanlar arasındaki ihtilafı halledecek kanunlar koymak gereklidir.Tabi o zamanki kanunlar bu devirde işlemez ama nasıl yaptıklarına bir bakın=> Malını düzgün üretmeyen esnaf önce ikaz edilir.İkazı anlamazsa pabucu dama atılır( dikkat!bu bir deyim değil:)) Bu ceza türü,insanların içinde ve çarşının ortasında yapıldığı için yaptırımcıymış.Dahası var..Ayrıca o kişinin bir daha işyeri açmasına izin verilmezmiş.Ocağına incir ağacı misali yani:)
            Şimdilerde yapılar,değerler o kadar büyük bir hızla bozuluyor ki nerdeyse ışık hızında...ne kural koyarsan koy,ne yaparsan yap nafile.İnsanın içine ahlak tohumları atılmadıktan sonra,,herşey boş! Günümüzde iş ahlakı falan da kalmadı ayrıca.Yükselmek,kazanmak için gözün kapalı herşeyi,herkesi ez geç.Sonunda zafer senin olsun da hangi yoldan olursa olsun.
             Ahilerden bahsetmişken şu hiyerarşi sisteminden bahsetmeden geçmemek gerek:) Yamak->Çırak->Kalfa->Usta->Yolatası->Ustabaşı->Yiğitbaşı->Ahibaba
             Gerçek adı Mahmud Bin Ahmed olan Ahi Evran,yalnızca deri ustalarının değil,ondan başka 32 çeşit esnaf zümresinin lideri ve Anadolu Ahilik Teşkilatının kurucusudur.1171 senesinde İran’ın batı Azerbaycan taraflarında bulunan Hoy kasabasında doğmuştur.Sonraları Anadoluya gelir ve Kayseri'ye yerleşir.Burada halka debbağlığı (hayvan derilerini işleyerek kullanılır hale getirilmesini sağlayan sanat)öğretir.Oradan ayrılır Konya'ya yerleşir,burada ders vermeye başladıktan bir yıl sonra Mevlana'nın hocası Şems-i Tebrizi öldürülüyor.Ve cinayete Ahi Evran'ın adı karışıyor :-0 (enteresan bi bilgi oldu benim için.Çünkü Mevlana ve Şems ile ilgili okuduğum kitaplarda bundan bahsedilmemişti).Halk arasında iki dedikodu dolaşır.1.si; Mevlana'nın oğlu Alaaddin'in öldürmüş olacağı 2.si ise;Ahilerin. Aslında neden sadece ahilerin isminin karıştığını anlayamadım:S çünkü sadece ahiler değil nerdeyse tüm halk nefret ediyordu Şems'ten.
             Alaaddin ve Ahi Evran eş zamanlı olarak Kırşehir'e gelirler.Ve bu şehir Ahi Evran için son duraktır artık!Moğollar,Kösedağ yenilgisinden 17 yıl sonra ikinci kez Anadoluya giriyor ve 93 yaşındaki Ahi Evran'ı öldürüyorlar.Aynı şekilde Alaaddin de ölüyor.
             Ahi Evran,Kırşehir'e geldikten sonra teşkilatın gelecek yıllara daha sağlam taşınabilmesi için altyapıyı kuruyor.Ve onun vefatından sonra bu gelenekler devam ediyor ve her ilde Ahi Evran vakıfları ortaya çıkıyor.Her yılın ekim ayında birçok ilde Ahilik Haftası coşkuyla kutlanır.Bu "coşkuyla" kelimesini çok kullanmak istedi canım:D Kutlamalarla ilgili kendi çektiğim fotoğrafları koymak istiyordum ama bi türlü bulamadım onları.Neyse nasip kısmet



Kırşehir Belediye Başkanı & Mustafa Ceceli :)





             Seneye,Ahiliğin anavatanı Kırşehir'e şenliklere katılmak isteyenlerin otobüs biletleri benden =P =P sonra Termal Kaplıcaya gider bi güzel rahatlarsınız hehehehhhhhhh
              Kapanışı Usta'nın Çırağa nasihatiyle yapayım:)
             
                               AHİLİK NASİHATI
                        ( Ustanın Çırağına Nasihati )


                                               •Kendin muhtaç iken bile başkalarına verecek kadar cömert ol 
                                   • Harama bakma.
                                   • Haram yeme.
                                   • Haram içme.
                                   • Doğru , sabırlı , dayanıklı ol.
                                   • Yalan söyleme.
                                   • Büyüklerden önce söze başlama.
                                   • Kimseyi
kandırma.
                                   • Kanaatkar ol.
                                   • Dünya malına tamah etme.
                                   • Yanlış ölçme , eksik tartma.
                                   • Kuvvetli ve üstün durumda iken affetmesini
,hiddetli iken yumuşak davranmasını bil

2 Aralık 2011 Cuma

İSKENDER - ELİF ŞAFAK

                                     
                                         Elif Şafak'ın son kitabı çıktııııııı! =)
              Şafak'ın yazı dilini beğeniyorum,farklı ve akıcı.Kitapları çok fazla satılıyor bu yüzden de insanda bir merak uyandırıyor:Neden bu kadar satılıyor? Ben de alıp bi' okuyayım!
               Kitabı anlatmadan önce kendisiyle ilgili bir anımı anlatmak istiyorum: İki sene önce Kocaeli Kitap Fuarında kendisini dinlemeye gittim.Ne kadar zarif bi bayan olduğunu ve ne kadar tatlı konuştuğuna tanık oldum:) Konuşma bittikten sonra bir kitabını aldım ve imzalatmak için upuzuuuuunnn kuyruğa girdim başladım beklemeye,bi yandan da arkadaşlarla laflamaya:) Biri Elif  Hanım'ın vakti doldu,gidecek diye duyuru yaptı.Ben de neeeee orjinal kitap almışım ve o kadar sıra beklemişim asla imzalatmadan gitmem dedim:) Sonra sıra bozuldu kimisi gitti kimisi son kez imzalayın son kez son kez lütfeeenn diyordu (ben ikinci gruba giriyorum:D) neyse efenim arka sıralardan geldim ön tarafa ve kitabı uzattım ona doğru,,imzalanmayı bekleyen birçok kitabın arasına...Elif Şafak gözünün içine sokulmaya çalışılan birçok kitaba şöyle bir baktı ve benim kitabımı aldı (Mahrem).Bu kitap kimin dedi ve ismimi sordu.Alıp imzaladı,,imzalanan son kitaptı:) Kendimi milyoner filmindeki küçük Jamal'ın sevdiği sanatçının posterini elinde tuttuğu sahnedeki gibi hissettim :D sonradan öğrendim ki Mahrem kitabının Elif'te farklı bir yeri varmış,,nedendir bilmem:)
                
                  Aşk aranmadan evvel,düşün bir,
                  ya benden nasıl bir aşık olur?
                  İnsanın sevdası karakterinin yansımasıdır.

                  Sen kavgacı isen,ha bire öfkeli,
                  aşkı da bir cenk gibi yaşarsın.
                  Gönlü pak olanın sevgisi de saf olur.

                  Şu hayatta insan en çok sevdiklerini acıtır.
                  En derin yaralar ailede açılır,
                  kabuk tutsa bile kanar hikaye,içten içe...

                  Attığınız her adım,yaptığınız her işte
                  kendimizi yansıtırız.
                  Budur çözülmesi gereken bilmece...


       Mutsuz sonlardan nefret edenler var mı? O halde hiç başlamayın bu romana!
 Kitabı anlatmayacağım çünkü bilmece sonlara doğru çözülüyor,büyüyü bozmayayım.Olaylar daha çok ikiz olan Pembe,Cemile ve Pembe'nin kocası Adem,Çocukları İskender,Esma ve Yunus arasında geçmektedir.Birçok kişiden bahsedildiği için kitabın ilk sayfasına soyağacı çizilmiş:) Pembe,ikizinin sevdiği adamla evlenir ve Londra'ya yerleşir.Karakter olarak aralarında inanılmaz uçurumlar olan 3 çocuğu olur,,Ademin de Pembenin de sevgilileri olur,,Seneler sonra ikizi Cemile (hiç evlenmemiş bir ebe) Londra'ya gelir,,olaylar dizisi ve İskender hapse girer.Çok genel anlatımı budur:)

                 Hani bazı kitaplar vardır ya "acaba ileriki olaylarda ne olacak" diye merak ederek okursun.İşte bu da o kitaplardan:) Ben beğendim,bilemem siz nasıl bulursunuz ama tavsiye ederim:)


ALTINI  ÇİZDİĞİM  SATIRLAR



***İskender dünyayı yönetmek,Esma hepten değiştirmek isterken,Yunus'un tek arzusu alemi anlamaktı.O kadar.
***Cemile küçük Yunus'a kraliçeyi görüp görmediğini,gördüyse neye benzediğini sormuştu.O da yanıtlamıştı.
      Kraliçe sarayda yaşar.Saray öyle büyüüüükkkkiii içinde kaybolur.Ama bulup tahtına oturturturlar.Her gün farklı elbise giyer ve komik şapga takar.Şapgayla elbiseyin aynı renk olması şart.Elleri yumşak ve beyaz Çünkü eldiven giyer ve kirem sürer.Bulaşık yıkamaz.Okulda resmini gördüm.İyi birine benziyor.
 ::)))))
***Gelecek onun için bir vaatler ülkesiydi.Henüz görmemiş olmakla birlikte parlak ve güzel olduğuna emindi.Bir sonsuz potansiyeller diyarıydı yarın.Pembenin kendini geleceğe böylesine adayışını açıklayabilecek tek bir kelime vardı:"inanç"-görmeden inanma yetisi.
***Adem içinse bir mabetti geçmiş.Güvenilir,sağlam,değişmez ve hepsinden önemlisi kalıcıydı.
***Bir oğlan çocuğundan erkek çıkaracak iki şey vardır bu dünyada.Unutma! Birincisi bir kadının aşkıdır.İkincisi de başka bir adamın nefreti.
*** Bir kılıca dikkatlice bakarsan,üzerindeki menevişleri görebilirsin.Suyun bu kadar sert ve sağlam malzemede iz bırakabilmiş olması şaşırtıcı gelebilirdi.Oysa hünerli ustalar bilirdi ki metalisertleştirmenin yolu onu önce ateşte ısıtmak,sonra suya daldırmaktı....Erkekler için de aynı.Aşkla ısıtmak gerekir onları,nefretle sertleştirmek.
***Gerçek dünya,içindeki gerçek insanlarla,toprağa bulanmış şekere benzermiş.Tadı güzel de olsa,yenmeyecek türden.
***Bir adamın aşkı mizacının devamıdır,evlat!
***Kimse bir elmasın sahibi olmazdı ki;insan onun koruyucusu olurdu ancak.Her yeni "efendi",elmasın seyahatindeki bir moladan başka birşey değildi.
***İnsan yüreği soba gibi.Sıcaklık üretiyor,enerji yayıyoruz.Ama başkalarını suçlayınca,onları karalayınca,dedikodu yapıp kem konuşunca,enerji kaybolur.Yüreğimiz soğur.
***Evren yuvarlak;çemberde iki yay var.Biri yükselen,biri alçalan.Her insan durmadan hareket halinde.Bazısı iner,bazısı çıkar.Yükselmek istiyorsan,en çok kendini eleştir.Kendi hatalarını görmeyen asla iyileşemez.

17 Ekim 2011 Pazartesi

AŞKIN GÖZYAŞLARI 2 (HZ.MEVLANA)


  (2010 yılınınen çok okunan "Aşkın gözyaşları tebrizli şems" kitabı aşkın sağanağında, yürekleri ıslatmaya devam ediyor...)

            Veeee bu güzel eserin iştahla ikinci serisini okudumm:) 1.kitabında Şems'in ağzından dinlediğimiz hikayeler ve Mevlana'ya olan sevgisini bu kitapda Mevlana cephesinden dinledik.Kitabı kısaca şu şekilde değerlendireyim,başka söze de hacet yok: Son zamanlarda hiç bu kadar ağladığımı hatırlamıyorum,gerçekten yürekleri ıslatan bir eser.Yazarımızın gönlüne sağlık..Çok önemli bir konuya değinmek istiyorum: Mevlana ile Şemsin arasındaki sevgiyi farklı anlamlara çeken kişilere hitaben.Biz onların mertebesine ulaşamadığımız gibi onlara dil uzatmamız hiç hoş değil.Onların aşkları birbirlerine(yani insani olarak) değil Allah'a yöneliş şeklindeydi.Birbirlerinde Allah'ın güzelliğini buldular ve Allah'a daha yakın olmak için birbirlerini basamak olarak kullandılar.

       !!Lütfen dikkatli okuyunuz!!
          Mevlana,oğlu Alaeddin'e anlatıyor:
          -Şeyh Siraceddin,sarayın beni baş imam tayin etmesini bir türlü hazmedememişti.Talip olmadığım halde bu görev bana verilmişti.Şems gelince bu vazifeden feragat ettim,ama seneler öncesinin kinini hala taze tutuyordu.Onun dervişleri önceleri sayıca çoktu.Zamanla yanında birkaç dervişi kaldı,herkes ondan uzak duruyordu.Mal düşkünü,altın biriktirme hastasıydı.Para almadan fetva vermiyordu,fakirleri kapısından kovuyordu.Gözü hala Sultan'ül Ulema unvanındaydı.Bu makama ulaşmakta tek engel olarak beni görüyordu.Oysa ben makamları mevkiler elimin tersiyle itmiş bir adamdım.Birgün baş dervişi ile aralarında şu konuşmalar geçmişti:
           -Mevlana hak etmediği bir şöhreti taşıyor.
           -Anlamadım efendim.
           -Dağın olmadığı yerde tepe dağ gibi görünür.
           -Mevlana olmasaydı,şimdi siz mi dağın zirvesinde olacaktınız?
           -Elbette.
           -Şems varken bu iş zor.
           -Onun icabına bakarız.
           -Nasıl?Katledecek miyiz?
           -Hayır.Halk dedikoduyu çok seviyor.Öyle ki,filanın başı ağrıyor diye laf etseniz,iki sokak sonra,filanın başı kesilmiş olarak yayılıyor.Öyle bir fısıltı yayacağız ki,dedikodu yayıldıkça Şems için Konya kabirden daha darlaşacak,sokağa çıkamaz olacaklar.Ardından Şems,Mevlana yıpranmasın diye buradan kaçmak zorunda kalacak.Halkı yanımıza alacağız.Dedikodu kazanında ikisini de kaynatacağız,birisi buhar olacak,diğeri köz.
           -Bu nasıl bir dedikodu olacak?İçki içiyor dediler,meğerse adam abdestsiz yere basmıyor.İçki imtihanında onlar kazandı,düşmanlar olarak biz kaybettik.Şarap testisinden çıka çıka süt döküldü yere.Şimdi fısıltılar elimize yüzümüze bulaşırsa ne yaparız.Ne çeşit bir fısıltı düşünüyorsun?
           -Şems,oğlancı deriz.Hiç evlenmemiş,bunu koz olarak kullanırız.
           -Olmaz.Tutmaz.Hiç evlenmemiş çok arif vardır.Evlenmemek onun livata(erkek erkeğe ilişki) düşkünü olduğunu göstermez.
           -O vakit,Şems'in Kalenderi ekolünden geldiğini,hatta Cavlakilerden olduğunu yayalım.Cavdakilerde livata çok yaygındır.Halk bunu biliyor.
           -Saçmalama! Cavdakiler kafaların kazıtıp,sakal ve bıyık bırakmayan kel insanlardır.Oysa Şems'in saçı Isfahan gecesi neredeyse beline kadar gelecek şekilde uzundur,üstelik sakalı ve bıyığını ne yapacağız?
           -Ben yine de bu hususta fısıltı çıkarayım,halk bu,konu cinsellik oldu mu abartmayı,yaymayı sever.Bir bakarsınız,belki tutar.
           -Tamam.Mevlana'yı halkın gözünde zayıf düşür de nasıl yaparsan yap.Başarırsan sana ödül olarak kadılık makamı var,bilesin.
           -Teşekkür ederim efendim.Ben şimdiden başlıyorum fısıltıyı yaymaya,Mevlana ailesinden çarşı pazar dolaşan küçük oğludur ve aşırı hareketli bir gençtir,onun kulağına kar suyunu kaçırdık mı işimiz daha da kolaylaşır.Şems'ten en çok nefret edenlerin başında o geliyor.


                   Anlaşılan planlanan fısıltı tutmuş ve şimdiki birçok insan gibi o zamanda yaşayan halk da bu dedikodu kazanına dahil olmuş.Ne acı değil mi? Çok araştırıp,çeşitli kitaplar (tek yönlü değil) okuyup en doğru sonuca varmak gerek,kulaktan dolma bilgiler yada dedikodular insanı aldatmaktan başka birşeye yaramıyor..İnanın mevlana ile şems arasında gerçekten farklı cinsten bir sevgi olmuş olsaydı,onu aynen öyle yazardım.Benim tek bir tarafım var: O da doğru taraf!



 ALTINI ÇİZDİĞİM SATIRLAR




***Yalnızlığımda seni biriktirmişim meğerse
***Hafızamdaki bütün alfabeyi döktüm,alfabesizim.
***Kapımıza değil kalbimize vuran buyursun(şems)
***Dönmektir sanırsınmarifet;arş dönüyor,yıldızlar dönüyor dersin.
***Bir hayatın üç çeşit yazısı vardır.Birincisini kendisi okur,başkaları okuyamaz;ikincisini başkası okur,kendisi okumaz;üçüncüsü ne ona ne de başkalarına okunur.İşte ben o üçüncü yazıya aidim(şems)
***Sultan Veled,babası Mevlana'ya sorar:"Babacığım Mevlana isminin manası nedir?"
      - Şems birgün bana dedi ki;"sen yokluksun.İsmin de yokluk olsun.Herkes Mevlana ismini Efendi manasında anlıyor.Oysa Farsçada MEV:yokluk; Arapçada LA:yokluk ; Türkçede NA:yokluk demektir.
***Yüce Allah Bezm-i Elest'te hitap eder:" Ey Rıdvan,cennet sizindir,Ey Malik cehennem sizindir!,Ey melekler arş sizindir,kürsi sizindir.Ey siz yanık kalpli ve benim mührümü taşıyanlar!! Siz bana aitsiniz,ben de size aidim"
***Hz.Mevlana'ya sorulur:" Çoğu insanda geçim derdi,rızık korkusu var.Bunu nasıl giderebiliriz?"
     - Bu alemde sıkıntıları perde olarak gör ve her an rızkın kaynağının Allah olduğunu bil.Ahmet'ten Mehmet'ten rızık isteme,Allah'tan iste.Birşey ekeceksen gerçek toprağa(mana aleminde) ek ki orada binlerce ekin meydana gelsin.
***Dış dünyaya kapanma insanın duygularına hakimiyetini kolaylaştırır.Kendi duygu
larına hakim olan başkalarının duygularına da hükmeder.
***Dedim ya,kitaplar kalbe inmedikçe kumdaki yazılardır.Aşk;kitap okumakla öğrenilmez,aşkı kağıtlar da bildirmez.
***Üzerine hem doğrunun hem de günahkarın bastığı toprak gibi olmadıkça,herşeyi içinde gizleyen bulut gibi olmadıkça,ve sevsin sevmesin herşeye hayat sunan yağmur gibi olmadıkça,derviş olunamaz.
***Hz.Mevlana,Şems'in kendisine öğrettiği aşkın sırlarını oğlu Sultan Veled'e söylüyor:
 --Aşkın sırrı,Cehennemden korkmamak ve cenneti arzulamamaktır.
 --Aşkın sırrı,Rahmani nefesin parçası olmaktır.
 --Aşkın sırrı,asıl vatana dönmektir.
 --Aşkın sırrı,saf tevazu hazinesidir.
 --Aşkın sırrı,Alemlere rahmet olan Sultanımız Efendimiz'in(sav) güzelliğini görmek ve hissetmektir.
 --Aşkın sırrı,aşkı Cenab-ı Hakk'ın cemali vasıtasıyla öğrenmektir.
 --Aşkın sırrı,su yerine susuzluğu aramaktır.
 --Aşkın sırrı,açlığın gıdamız haline gelmesidir.
 --Aşkın sırrı,kusurlarımızın farkına varmaktır.
 --Aşkın sırrı,Rabb'imizin bize duyduğu sevgiden dolayı var olduğumuzu bilmektir.
 --Aşkın sırrı,herşeyi O'nun nuruyla görmektir.
 --Aşkın sırrı,hem aşık,hem maşuk olmaktır.

  


TA-HA (1-8) طه


                                                                                          

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla.
(1) Tâ. Hâ. (2) Biz, Kur'an'ı sana, güçlük çekesin diye değil, ancak Allah'tan korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik. (3) Biz, Kur'an'ı sana, güçlük çekesin diye değil, ancak Allah'tan korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik. (4) (Kur'an) yeri ve yüce gökleri yaratan Allah tarafından peyderpey indirilmiştir. (5) Rahmân, Arş'a istivâ etmiştir. (6) Göklerde, yerde ve ikisi arasında bulunan şeyler ile toprağın altında olanlar hep O'nundur. (7) Eğer sen, sözü açıktan söylersen, bilesin ki O, gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir. (8) Allah, kendisinden başka ilâh olmayandır. En güzel isimler O'na mahsustur.





IN THE NAME OF GOD, THE MOST GRACIOUS, THE DISPENSER OF GRACE
(1) O MAN! (2) We did not bestow the Qur’ān on thee from on high to make thee unhappy, (3) but only as an exhortation to all who stand in awe [of God]: (4) a revelation from Him who has created the earth and the high heavens (5) the Most Gracious, established on the throne of His almightiness. (6) Unto Him belongs all that is in the heavens and all that is on earth, as well as all that is between them and all that is beneath the sod. (7) And if thou say anything aloud, [He hears it –] since, behold, He knows [even] the secret [thoughts of man] as well as all that is yet more hidden [within him]. (8) God – there is no deity save Him; His [alone] are the attributes of perfection!

9 Eylül 2011 Cuma

AYNADAKİ YALAN (NFK)



         Bu,Necip Fazıl Kısakürek serisinde ilk okuduğum kitaptır.Kısakürek'in hiçbir kitabını okumadığımdan yakınıyordum sonunda aldım ve bitirdim:)
         Romanda biraz Halit Ertuğrul tarzı vardı sanki:S Bilirsiniz,önceleri inançsız biri sonradan imana gelir:)) Kitabı birazcık özetleyeyim
         Romanın baş kahramanı Naci,yaşamdan zevk almayan,aşırı ayrıntıcı(arkadaşları felsefeci diyor)biridir.Hayatında iki farklı kadın vardır:Biri,kominist ve erkeksi olan Mine(Naci'den hoşlanıyor);diğeri ise,zarif,alımlı olan ve Naci'nin hoşlandığı;Belma...Kitabın seyrinde bir süre bunlardan bahsediliyor.
Naci bir gün köye gittiğinde Hüsmen ağa ve kızı Hatçe ile tanışır.Naci'nin annesi,oğlunun Belma yüzünden mutsuz olduğunu görünce bunları eve davet eder.Amacı Hatçe'yi oğlu ile evlendirmektir.Hatçe kalbi çok saf ve yaşam dolu bir genç kızdır.Sonraları kanser olduğu anlaşılır ve hastaneye yatırılır.Ölüm döşeğinde olan Hatçe,Naci ile evlenir...Sonrası ölüm ve üzüntü işte
         Naci,Hatçe'yi sadece bir iki hafta tanımasına rağmen onun saflığından ve hayata bakış açısından  çok şey öğrenmiştir.Şimdi,Allah'a daha yakın olmak için elinden geleni yapan ve bu aşkla yanıp tutuşan yeni bir insan ortaya çıkmıştır.Şimdi onun için hayat çok daha anlamlıdır.Üniversite tezini "İslam Tasavvufu ve İnsanlığın Beklediği Nizam" konusunda yazar ve konferanslara katılır.
        Naci,Hatçe'yi sevdi ve bu sevgi onu Allah sevgisine kavuşturdu.Bu tema da Leyla ile Mecnun hikayesini anımsattı bana:)Kitap,bir nefeste bitirdiğim diğer kitaplar gibi değildi..Akıcı olması için çok olay yok belki ama çok fazla mana var;)

ALTINI ÇİZDİĞİM SATIRLAR



***Felsefe ha!..Göğü zıpkınlamak işi...Keşke işiniz toprağı bellemek olsaydı!

***Kendini damla damla vermeyi bilmek ve testiyi asla boşaltmamak sanatı...

***-Düşünmemek için ne yapsın?En azından vücudunda bir yara açıp,onun maddi acısıyla manevi acısını dindirmeye mi baksın?
-Saçma!...Bu,gölgeyi gömmek için üzerine toprak dökmeye benzeyecektir.

***Yaş odunlar gibi haykıra haykıra yanma!..Kuru odunların eriyişine denk,tatlı ve sessiz kavrul!..

***Aynanın karşısına geçip şu her gün eskittiğin suratına bakacağın gün ne zaman gelecek?..

***...ama güldüren bir dram ve ağlatan bir komiklik

***Kapitalizma ve Liberalizma; (Cemiyetin hakkını çalar)..
      Sosyalizma ve Komünizma;(Ferdin hakkını çalar)..
      Materyalizma ve Pozitivizma;(Ruhun hakkını çalar)..
      Ruhun vatanı Doğu!

***Filan adam o kadar siliktir ki,onu bir daha hatırlamamak için bir kere görmek yeter.

***Şekillerin dili,bu ağaçta olduğu kadar hiçbir lisanda çarpıcı olamaz.Ağaç,vahdet musikisinin ne muazzam şekil senfonisi...

***Yokluk boşluğunda helezonlar çizen şüphe yılanı,ne gün anlayacaktır ki,yokluk vardır,o da bir"var"dır; ve her var gibi Allah'ın bir yaratığıdır.Yalnız "var" vardır,yokluk kendi başına yoktur;sonsuzluk boyu var olan da Allah...

***Hakikat birdir ve daima bir kişidir,O bir kişi,bin kişide aranmaz,bin kişi kendini o bir kişide bulur

***Eskiden beri bazı ukalalar,(hakikat şimşeği,fikirlerin çarpışmasında doğar),derler.Halbuki fikirlerin çarpışmasından çok defa müthiş bir toz kalkar ve bu toz perdesi arkasında hakikat,bir zıplayışta geyik gibi kaçar,gider

***"Anladım" tesellisiyle gölgelere hacim kondurup ölçe biçe gidenler (devamlı delil arayan şüpheciler)

***Ve kader...Allah seni her bakımdan hür ve muhtar yarattı ve sonra buna rağmen sımsıkı kuşattı.İnsan ancak köleyi kuşatabilir,fakat hür ve muhtar olanı kuşatabilendir ki,Allah'tır.

***Sırrı düşünüyor..Ve aklı..Ey akıl;seni o kadar gerdim ki,alemde hiçbir madde bu kadar uzayamaz ve incelemezdi.Eğer o kopmadıysa,Allah muhafaza etti de ondan..Her şey sır...

***Her şey anlamakta,yani anlaşılamayanı anlaşılamaz olarak anlamakta...Allahı anlamak işte bu.

***Güzellik esrardır.Ve onun içindir ki,güzel,peçe altındadır.

***Kılıç nasıl nazik ve yumuşak maddeleri kesemezse,zaman da kendi akışı içinde hadiselere karşı huşunet ve mukavemet göstermeyerek rıza ve tevekküle mukabele edenlere bir şey olmaz.

***Konuşan yok,bir musıki şelalesi halinde çağlayan manalar var:
     -Yalan,bu dünya,yalan...Aynadaki yalan...


      









                         

31 Ağustos 2011 Çarşamba

DIGITAL NATİVES vs DIGITAL IMMIGRANTS




            Facebook, Twitter, Google, iPods, etc. have changed the world in radical ways. Cell phones have replaced landlines. Facebook has replaced email. Interactive blogs have replaced static websites. The list goes on and on. The young people who have grown up with digital technology thrive on it. They operate out of a digital perspective. They are more visual, more individualistic, and more connected. They are also less word-oriented, less patient, and less reliant on professional experts. These cultural shifts aren't good/bad or right/wrong. They are just different. And those differences continue to become more apparent - especially when compared to the good ol' days.

           Marc Prensky writes about the difference between "digital natives" (i.e. youths who are growing up with new technology) and "digital immigrants" (i.e. everyone who is learning to use new technology). Here is how Prensky describes the emerging perspective of young people: "Digital Natives are used to receiving information really fast. They like to parallel process and multi-task. They prefer their graphics before their text rather than the opposite. They prefer random access (like hypertext). They function best when networked. They thrive on instant gratification and frequent rewards."

           As digital natives and digital immigrants interact, they are going to have to learn to speak one anther's language and figure out how to effectively navigate each other's cultural differences. In fact, the digital divide might prove to be a more challenging cultural journey than the traditional barriers of nationality, gender, race, etc. As Galadriel said in Lord of the Rings: "The world is changed. I feel it in the water. I feel it in the earth. I smell it in the air." Our task for the future (and present moment) is to figure out how to effectively navigate through our changed and changing world. This is important for everyone who is interested in education, ministry, business, etc. Together we need to figure out how to be culturally savvy when the digital immigrants hang out with the digital natives.

           What can we be doing?

YUKARI BAK-UP




                                       TÜR:Animasyon,Komedi,Macera
                                       YAPIM:ABD-2009
                                       YÖNETMEN:Bob Peterson,Pete Docter
                       FİLMİN WEB SİTESİ: disney.go.com/disneypictures/up

               İsteyene filmin türkçe dublajlı halini mail olarak atabilirim ;)


              İki Oscar ödülü alan bu güzel animasyonu izlerken içinde kaybolacaksınız.Animasyondur,çocuk filmidir deyip geçmemek gerek.Küçüklü büyüklü herkesin izleyebilceği hatta izlmesi gereken bir film.Çıkarılması gereken dersler var çünkü.Hayatımızda bir çok isteğimiz,hayalimiz oluyor.Büyüdükçe isteklerimiz artıyor ama hayallerimiz azalıyor sanırım.Neden azaldığını ben yeni yeni anlamaya başladım galiba.Çünkü kendi ayaklarının üstünde durmaya çalışınca hayatın birçok zorluklarıyla karşılaşıyorsun.Ve bu problemlerle debelenmeye başladığın vakit sanırım hayal kurmaya vakit kalmıyor.Kaçımız çocukluğunda kurduğu çılgınca rüyayı gerçekleştirebildi?? İşte filimdeki baloncu Carl Fredricksen karakteri bunu gerçekleştirmeyi başardı.Hem de 78 yaşına geldiğinde :) Karakterimiz hem fazlasıyla maceracı hem de romantik:)
            
          Yaşamak istediği macera filmini gerçekleştirmek için evine binlerce balon bağlayıp Güney Afrika'nın vahşi doğasına doğru yolculuğa çıkar.Ancak Carl,yolculuğa başladıktan sonra en büyük kabusunu da yanında götürmekte olduğunu fark eder.Doğa aşığı,tatlı mı tatlı 8 yaşındaki Russel'i :)

               

          Haydi biz de kendi hayal defterimizin tozlu sayfalarında gezintiye çıkalım..Kitap yapraklarını uçan balonlara bağlayıp biz de tutalım bir ucundan :):)

30 Ağustos 2011 Salı

AŞKIN GÖZYAŞLARI (Tebrizli Şems)


                                                     
                                             YAZAR:Sinan Yağmur
                                             TÜR:Biyografik Roman
                                             İLK BASKI:2010

           Kardeşim geçen yaz almış okumadan koymuş kitaplığa:) O zaman elimde okuduğum başka kitapların olmasından ve de bu kadar okunduğunu bilmediğimden dolayıdır ben de elimi sürmemiştim.Herkeste bir Aşkın gözyaşları,Aşkın gözyaşları harekatı....
Ben de merak ettim ve aldım elime başladım,başlayış o başlayış! Bir solukta bitti kitap.Kitabı ben değil kitap kendi kendini okudu sanki.Kuzenim yanımda mışıl mışıl uyurken ben gün ağarana kadar okumuştum:) O kadar şems havasına büründüm,o kadar büyülendim ki..Sinan Yağmur'un nasıl olur da herşeyi yaşamış gibi akıcı ve gerçekçi bir dille yazabilmiş olmasına şaşırdım..Sanki günlerce haftalarca hiçkimsenin girmediği ve sadece mevlana ile şemsin olduğu hücrede ben de varmışım da farketmiyorlarmış gibi hissettim.Sanki birlikte sema ediyormuşuz da dönerken beni değil,sadece rüzgarımı hissediyorlarmış gibi..Yakında da aşkın gözyaşları 2(mevlana)'ya başlayacağım:)
      
           Kitabın konusundan bahsedeyim biraz.Aslında tek bir konusu var.AŞK.
Tebrizli Şems;kimsenin dediğini takmayan,kendi doğrularından şaşmayan sivri dilli biridir.Küçük yaştan itibaren sorularına gerçek anlamda cevap verebilecek,birlikte ruhu doyuran sohbetler edebileceği,Rabbe giden yolda birlikte yol alabileceği bir arkadaş,bir öğretmen,bir öğrenci arar..Yıllar boyunca ülke ülke gezen Şems aradığını Konya'da bulur.Sonra Allah Aşkı yolunda birlikte yol almaya başlarlar.Şems'in serüvenini özetleyen,çok hoşuma giden bir lafı vardı: "Mevlana sadece Konya'da tanınan ve çok sevilip,sayılan biriydi.Ben ise onu dünyaya tanıttım".Neden bahsettiğini anladık sanırım.Şemsin farklı bakış açısı,iç güzelliği ve eğitimi sayesinde (Şemsin Konyayı teketmesinden dolayı duyduğu özlemin etkisini de unutmayalım) dünyanın kelimelerini ezberleyeceği,anlamlarını yudum yudum içip hayatlarına geçireceği MESNEVİ'yi yazma şerefine ermişti Mevlana.

       ALTINI  ÇİZDİĞİM  SATIRLAR



**Dilsiz dudaksız sözler söyleyeceğim sana,bir şeyler anlatacağım bütün kulaklardan gizli,herkesin ortasında konuşacağım;ama senden başka duyan olmayacak söylediklerimi...

**Şeytanda bir şey hariç bütün insani özellikler mevcuttur.Şeytan aşkı bilmez.Aşk şeytana verilmemiştir.Aşk ademoğullarına verilmiştir.Şeytanın insanı kıskandığı çekememezliği aşksızlığındandır...

**Sana zehir vereceğim,eğer zayıfsan zehir seni öldürecektir.Güçlü isen zehir sende ballaşacaktır.Şimdi razı mısın Celaleddin?

**Cam ustasının zeka,beceri ve mahareti kırık camda ortaya çıkar.

**Kıyamet günü"bedenim,bedenim!"diyeceksin.Hz.Muhammed "ümmetim,ümmetim!",diyecek.Cennet "hissem,hissem!"diyecek.Cehennem "payım,payım!"diyecek.Rabbu'l İzzet,"kulum,kulum!"diyecek.

**Allah,"Biz Adem'e kendi ruhumuzda üfledik"diye buyurmuştur.İşte ölüm anındaki "Rabbine dön!"emrine kadar bedende hapis olan ruh,bu ruhtur.

**Şeytan,insanları saptırmak için Allah'a:"Onların önlerinde,arkalarında,sağlarında ve sollarında olacağım"dedi.Allah ise şöyle buyurdu:"Senin bütün takipçilerini cehenneme atacağım ve ben de kullarıma altlarından ve üstlerinden tecelli edeceğim." İşte bu yüzden dua ederken ellerimizi havaya veya secde ederken başımız yere bakar.

**İslam tarihinde cenazesi gece kılınıp defnedilmesi Hz.Osman'dan sonra Şems'e nasip olmuştur.


Normal fiyatı 7,00 TL olan bu kitabı kitapyurdu ndan 4,90 TL ye temin edebilirsiniz.Hem de yazarın imzasıyla birlikte;) Ayrıca aynı kitabın ingilizce versiyonu da var aynı sitede.Fiyatı ise 10,50 TL.

Yazarıyla ilgilenenlere..Sinan Yağmur'un resmi web sitesi: http://www.sinanyagmur.com.tr/

28 Ağustos 2011 Pazar

FACEBOOK TARGETS INSTAGRAM WITH PHOTO FILTERS





Get ready for the photo-filter wars to begin.

             Facebook plans to add a series of photo filters to its mobile application in the coming months with the hopes of drawing  off fans of  Instagram, the popular photo-sharing application.
The new feature has been ready for some time, according to two engineers who work at Facebook, but Mark Zuckerberg, Facebook’s chief executive, hopes his engineers and artists create more filters before releasing the new product. Both Facebook engineers asked not to be named as they are not allowed to speak publicly for the company about unannounced products.
           The engineers said Facebook will introduce almost a dozen photo filters, including some that are similar to Instagram like old-style camera lenses and grainy film. Facebook will also try to introduce new styles of filters with the hopes of drawing users away from other photo apps.
The engineers also said that Facebook attempted to acquire Instagram over the summer, but to no avail.
Kevin Systrom, co-founder of Instagram, declined to comment about acquisitions or Facebook’s plans to release competing software. Facebook did not respond to a request for comment.
            Facebook might have more competition to worry about than just Instagram. Programming code found in the upcoming release of Apple’s iOS 5 shows a series of new photo filters that are likely to be integrated directly into Apple’s mobile platform, MG Siegler of the blog TechCrunch noted earlier this month.
Instagram has grown voraciously since its debut less than a year ago. The company now boasts more than eight million users. In February Instagram raised a $7 million round in funding led by Benchmark Capital.

            I think this app really unnecessary! Making changes on photos was special previously.But nowadays that's not so.Already everyone uses like this app...Now it's on FB....Terrible!
          We will not be able to see any nature photos hahaahh:D

24 Ağustos 2011 Çarşamba

EINSTEIN'IN e=mc2 FORMÜLÜNÜ BULMA SERÜVENİ



              

              İlgilenenlere Einstein'ı anlatan belgeseli mail olarak atabilirim;) 

 Öncelike Einstein’ın bilgilerinden faydalandığı ve yüzyılı ikiye ayıran iki bilim adamını anlatayım kısaca.
            
             19.yüzyılda bilim ikiye ayrılmıştı. 1)ENERJİ 2)KÜTLE . Biri için geçerli olan kanunlar diğeri için geçerli değildir.
            
            Elektriğin sadece kablo içerisinden geçtiğine inanan bilim adamları birgün deney yaparlar.Elektrik geçen kablonun yanına pusula koyarlar.Ve pusulanın ibresinde değişmelerin olduğunu görürler.Sonra pusulayı kablonun altına,üstüne,diğer yanına yerleştirirler ama yine aynı sonucu alırlar.Önceleri marangozluk yapan sonra da bir kimyagerin laboratuvarında çalışan Faraday,görünmeyen elektrik ve manyetizma kuvvetlerinin olduğu tezini ortaya koyar.Yani Elektromanyetik kuvveti keşfeder.Fakat O dönemlerde bu teze hiçbir bilim adamı inanmaz.Çünkü onlara göre bilimde görünmeyen güç diye bir kavram söz konusu olamaz hem de faradayın bu tezi doğrulaması için yeterli ileri matematik bilgisi yoktur.



                                                     

Lavoisier ise zengin bir Fransız kimyagerdir.Lsvoisier,kainatın kapalı bir evren olduğunu savunur.Yani hiçbir maddenin kütlesinde eksilme ve artma olmadığını düşünür.
Birgün bir deney yapar.Suyu ısıtarak Buharlaşmasını sağlar.Ölçümlerde  buharın kütlesinin suya göre daha az olduğunu görür.Sonra bir demirin oksitlenmesini sağlar.Oksitlenen demirin kütlesinin Önceki haline oranla daha fazla olduğunu ölçümlerle görür.Vee can alıcı nokta ise şudur:
Buharlaşarak azalan suyun kütlesi,paslanarak ağırlaşan(artan) demirin kütlesi birbirine eşittir!

Lovoisierin en büyük hatası buluşunu izah ederken kimya tepkimelerinde ağırlık değişmediğini görerek Ağırlığın Sakınımı Kanununu kurunca, “Tabiatta bir şey yaratılmaz ve hiçbir şey yok edilemez.” Demiştir.Ve inançlı insanların tepkisini almıştır.Sonra da idam edilmiştir.


Gelelim Einstein’a

Eistein bildiğiniz üzere çoğu bilim adamı gibi kaçıktır.Onların bu dünyadan olmadığını düşünüyorum.Zaten bu dünyalık olsalar o kadar güzellik ve eğlence varken niye abi ben gideyim de bişeyler araştırıp  formül çakartayım desinler:)Benden sonra gelen öğrencilerin işi ne ezberlesinler:) Ayrıca eşleriyle olan muhabbetleri de çok sıkıcı olsa gerek.Evde hep bilim,deney,formül konuşuyorlar.Ben seni çizgili kastan oluşmuş,kendiliğinden kasılma yeteneğine sahip,tüm damarlarıma can veren kan veren kuvvetli pompa olan kalbimle seviyorum aşkım:D:D

       Einstein henüz 16 yaşındayken kafasını ışığın doğasına takmıştı.Einstein'ın ışığa olan bu merakı ileride büyük bir buluşun ortaya çıkmasını sağlayacak ve enerji ile kütleyi birleştiren bir yol bulacaktı...Buraya dikkat ediyoruz!!Faraday savunucularıyla Lavoisier savunucularını bir noktada buluşturan bir buluştur bu.Dünyanın buluşudur bu.onu Modern Fiziğin babası olarak tarihe geçiren buluştur bu.fizik derslerine bi konu daha eklenmesini ve çilemizi katlamamızı sağladı sağolsun:D

Belgeseli izlerseniz zaten öğreneceksiniz.Ama bir perde anlatayım.

Einstein birgün sevgilisiyle göl kenarında otururken tartışırlar (Yalnız ilişkileriyle ilgili tartışma,kavga etme değil=)) Eistein ışıkla kafayı bozmuş durumda bildiğiniz gibi.Sevgilisine soruyor: “Yüzüme bir ayna tuttuğumu düşün.Işık yüzümden ayanaya gidiyor ve aynada yüzümü görüyorum(yansımamı).Ama ya ayna ve ben ışık hızında gitseydik ne olurdu?(yani yüzümden yansıyan ışığın hızında gitseydik?) Sevgilisi de cevap verir:O zaman ışık,aynaya ulaşamazdı.Eistein,tekrar soruyor:Yani görünmez mi olurdum??.....Kız sıkılıyor ve gidiyorlar:D
Bu düşünme tarzı çok hoşuma gitmişti. Evet görünmez olurdu.Tıpkı zaman gibi,tıpkı görünmeyen kuvvetler gibi;)

  http://www.nazimca.net/belgesel-izle/einstein-mucit-belgeseli-izle.html
       Bu linkten 'dünya' yapımıyla hazırlanmış Einsten'ın belgeselini izleyebilirsiniz.
  
       beyninizin yeni ve faydalı bilgilerle dolması dileğiyle,iyi seyirler ;)

22 Ağustos 2011 Pazartesi

DÜNYADA EN ÇOK KONUŞULAN DİLLER




TÜRKİYEDE YAYINLANAN İSTATİSTİKLERE BAKALIM;)

1) Çincenin mandarin lehçesi
2) İngilizce
3) İspanyolca
4) Hintçe
5) Türkçe
6) Arapça
7) Portekizce
8) Bengalce
9) Rusça
10) Japonca

**Ben Türkçenin şimdilik 5. sırayı alarak arapçadan daha fazla konuşulduğuna inanmıyorum.Ama ilerleyen zamanlarda tabi neden olmasın.

Dillerin konuşulduğu ülke saysı bakımından bir sıralama yapıldığında ise tablo oldukça değişiyor.

DİL                         KONUŞULAN ÜLKE SAYISI
1.İngilizce                               106
2.Fransızca                               47
3.İspanyolca                             28
4.Arapça                                   26
5.Rusça                                    16
6.Türkçe                                   12
7.Çince                                     10   
9.Portekizce                                9
10.Almanca                                 7


       
ŞİMDİ DE WIKIPEDIA BİLGİLERİNE BAKALIM ;)

MOST SPOKEN LANGUAGES IN THE WORLD

1) Mandarin
2) Spanish
3) English
4) Hindi
5) Arabic
6) Bengali
7) Portuguese
8) Russian
9) Japanese
10) German


**Görünüşe bakılırsa ispanyolca,ingilizcenin tahtına oturmuş:) Hangisi doğrudur bilemiyorum.Çok araştırma yaptım ama kesin bir bilgiye ulaşamadım.Nedeni ise bazı istatistiklerde anadil faktörüne göre bazılarında da konuşulma oranına göre ele alınmış.Ama en makul olarak bu verileri yazıp,paylaştım:)

  

WIRELESS ŞİFRELERİ DE KIRILDI!

     
                 Hergün yüzlerce mekan da karşımıza çıkan kablosuz internet hizmeti, neredeyse herkes tarafından kullanılır hale geldi. İnsanlar artık ofiste, cafelerde yahut bir havalimanında kablosuz internete bağlanıyorlar. Wi-Fi kullanımının artmasıyla ciddi endişeler de ortaya çıkmıştı ve beklenen haberi aldık, WPA2 protokolü de kırılabiliyor.


         Wireless şifre 300x158 Wireless Şifreleri De Kırıldı


               WPA2 varolan protokoller arasında en iyi şifreleyendi. Modemlerin neredeyse hepsinde bu sistem kullanılıyor. AirTight Networks isimli şirket bulduğu açığı kullanıcılara duyurdu, uzmanlar küçümsenebilecek bir hata olmadığını söylüyor.
Bu açığı bir şirket buldu yani kötü niyetli insanlar değil ama kokusunu aldıkları için artık WPA2′ye saldırılar artar. Önlem olarak yapabileceğimiz tek şey dikkatli olmak! Kısa süre içinde daha iyi bir protokol yazılır diye tahmin ediyorum.

21 Ağustos 2011 Pazar

BAKARA (17-25) البقرة





(17) Onların (münafıkların) durumu, (karanlık gecede) bir ateş yakan kimse misalidir. O ateş yanıp da etrafını aydınlattığı anda Allah, hemen onların aydınlığını giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır; (artık hiçbir şeyi) görmezler. (18) Onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple onlar geri dönemezler. (19) Yahut (onların durumu), gökten sağanak halinde boşanan, içinde yoğun karanlıklar, gürültü ve yıldırımlar bulunan yağmur(a tutulmuş kimselerin durumu) gibidir. O münafıklar yıldırımlardan gelecek ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Halbuki Allah, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır. (20) (O esnada) şimşek sanki gözlerini çıkaracakmış gibi çakar, onlar için etrafı aydınlatınca orada birazcık yürürler, karanlık üzerlerine çökünce de oldukları yerde kalırlar. Allah dileseydi elbette onların kulaklarını sağır, gözlerini kör ederdi. Allah şüphesiz her şeye kadirdir. (21) Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz. Umulur ki, böylece korunmuş (Allah'ın azabından kendinizi kurtarmış) olursunuz. (22) O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de (kubbemsi) bir tavan yaptı. Gökten su indirerek onunla, size besin olsun diye (yerden) çeşitli ürünler çıkardı. Artık bunu bile bile Allah'a şirk koşmayın. (23) Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sûre getirin, eğer iddianızda doğru iseniz Allah'tan gayri şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın. (24) Bunu yapamazsanız -ki elbette yapamayacaksınız- yakıtı, insan ve taş olan cehennem ateşinden sakının. Çünkü o ateş kâfirler için hazırlanmıştır. (25) İman edip iyi davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak yedirildikçe: Bundan önce dünyada bize verilenlerdendir bu, derler. Bu rızıklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için cennette tertemiz eşler de vardır. Ve onlar orada ebedî kalıcılardır.


                       
                            

(17) Their similitude is that of a man who kindled a fire; when it lighted all around him, Allah took away their light and left them in utter darkness. So they could not see. (18) Deaf, dumb, and blind, they will not return (to the path). (19) Or (another similitude) is that of a rain-laden cloud from the sky: In it are zones of darkness, and thunder and lightning: They press their fingers in their ears to keep out the stunning thunder-clap, the while they are in terror of death. But Allah is ever round the rejecters of Faith! (20) The lightning all but snatches away their sight; every time the light (Helps) them, they walk therein, and when the darkness grows on them, they stand still. And if Allah willed, He could take away their faculty of hearing and seeing; for Allah hath power over all things. (21) O ye people! Adore your Guardian-Lord, who created you and those who came before you, that ye may have the chance to learn righteousness; (22) Who has made the earth your couch, and the heavens your canopy; and sent down rain from the heavens; and brought forth therewith Fruits for your sustenance; then set not up rivals unto Allah when ye know (the truth). (23) And if ye are in doubt as to what We have revealed from time to time to Our servant, then produce a Sura like thereunto; and call your witnesses or helpers (If there are any) besides Allah, if your (doubts) are true. (24) But if ye cannot- and of a surety ye cannot- then fear the Fire whose fuel is men and stones,- which is prepared for those who reject Faith. (25) But give glad tidings to those who believe and work righteousness, that their portion is Gardens, beneath which rivers flow. Every time they are fed with fruits therefrom, they say: "Why, this is what we were fed with before," for they are given things in similitude; and they have therein companions pure (and holy); and they abide therein (for ever).