17 Ekim 2011 Pazartesi

AŞKIN GÖZYAŞLARI 2 (HZ.MEVLANA)


  (2010 yılınınen çok okunan "Aşkın gözyaşları tebrizli şems" kitabı aşkın sağanağında, yürekleri ıslatmaya devam ediyor...)

            Veeee bu güzel eserin iştahla ikinci serisini okudumm:) 1.kitabında Şems'in ağzından dinlediğimiz hikayeler ve Mevlana'ya olan sevgisini bu kitapda Mevlana cephesinden dinledik.Kitabı kısaca şu şekilde değerlendireyim,başka söze de hacet yok: Son zamanlarda hiç bu kadar ağladığımı hatırlamıyorum,gerçekten yürekleri ıslatan bir eser.Yazarımızın gönlüne sağlık..Çok önemli bir konuya değinmek istiyorum: Mevlana ile Şemsin arasındaki sevgiyi farklı anlamlara çeken kişilere hitaben.Biz onların mertebesine ulaşamadığımız gibi onlara dil uzatmamız hiç hoş değil.Onların aşkları birbirlerine(yani insani olarak) değil Allah'a yöneliş şeklindeydi.Birbirlerinde Allah'ın güzelliğini buldular ve Allah'a daha yakın olmak için birbirlerini basamak olarak kullandılar.

       !!Lütfen dikkatli okuyunuz!!
          Mevlana,oğlu Alaeddin'e anlatıyor:
          -Şeyh Siraceddin,sarayın beni baş imam tayin etmesini bir türlü hazmedememişti.Talip olmadığım halde bu görev bana verilmişti.Şems gelince bu vazifeden feragat ettim,ama seneler öncesinin kinini hala taze tutuyordu.Onun dervişleri önceleri sayıca çoktu.Zamanla yanında birkaç dervişi kaldı,herkes ondan uzak duruyordu.Mal düşkünü,altın biriktirme hastasıydı.Para almadan fetva vermiyordu,fakirleri kapısından kovuyordu.Gözü hala Sultan'ül Ulema unvanındaydı.Bu makama ulaşmakta tek engel olarak beni görüyordu.Oysa ben makamları mevkiler elimin tersiyle itmiş bir adamdım.Birgün baş dervişi ile aralarında şu konuşmalar geçmişti:
           -Mevlana hak etmediği bir şöhreti taşıyor.
           -Anlamadım efendim.
           -Dağın olmadığı yerde tepe dağ gibi görünür.
           -Mevlana olmasaydı,şimdi siz mi dağın zirvesinde olacaktınız?
           -Elbette.
           -Şems varken bu iş zor.
           -Onun icabına bakarız.
           -Nasıl?Katledecek miyiz?
           -Hayır.Halk dedikoduyu çok seviyor.Öyle ki,filanın başı ağrıyor diye laf etseniz,iki sokak sonra,filanın başı kesilmiş olarak yayılıyor.Öyle bir fısıltı yayacağız ki,dedikodu yayıldıkça Şems için Konya kabirden daha darlaşacak,sokağa çıkamaz olacaklar.Ardından Şems,Mevlana yıpranmasın diye buradan kaçmak zorunda kalacak.Halkı yanımıza alacağız.Dedikodu kazanında ikisini de kaynatacağız,birisi buhar olacak,diğeri köz.
           -Bu nasıl bir dedikodu olacak?İçki içiyor dediler,meğerse adam abdestsiz yere basmıyor.İçki imtihanında onlar kazandı,düşmanlar olarak biz kaybettik.Şarap testisinden çıka çıka süt döküldü yere.Şimdi fısıltılar elimize yüzümüze bulaşırsa ne yaparız.Ne çeşit bir fısıltı düşünüyorsun?
           -Şems,oğlancı deriz.Hiç evlenmemiş,bunu koz olarak kullanırız.
           -Olmaz.Tutmaz.Hiç evlenmemiş çok arif vardır.Evlenmemek onun livata(erkek erkeğe ilişki) düşkünü olduğunu göstermez.
           -O vakit,Şems'in Kalenderi ekolünden geldiğini,hatta Cavlakilerden olduğunu yayalım.Cavdakilerde livata çok yaygındır.Halk bunu biliyor.
           -Saçmalama! Cavdakiler kafaların kazıtıp,sakal ve bıyık bırakmayan kel insanlardır.Oysa Şems'in saçı Isfahan gecesi neredeyse beline kadar gelecek şekilde uzundur,üstelik sakalı ve bıyığını ne yapacağız?
           -Ben yine de bu hususta fısıltı çıkarayım,halk bu,konu cinsellik oldu mu abartmayı,yaymayı sever.Bir bakarsınız,belki tutar.
           -Tamam.Mevlana'yı halkın gözünde zayıf düşür de nasıl yaparsan yap.Başarırsan sana ödül olarak kadılık makamı var,bilesin.
           -Teşekkür ederim efendim.Ben şimdiden başlıyorum fısıltıyı yaymaya,Mevlana ailesinden çarşı pazar dolaşan küçük oğludur ve aşırı hareketli bir gençtir,onun kulağına kar suyunu kaçırdık mı işimiz daha da kolaylaşır.Şems'ten en çok nefret edenlerin başında o geliyor.


                   Anlaşılan planlanan fısıltı tutmuş ve şimdiki birçok insan gibi o zamanda yaşayan halk da bu dedikodu kazanına dahil olmuş.Ne acı değil mi? Çok araştırıp,çeşitli kitaplar (tek yönlü değil) okuyup en doğru sonuca varmak gerek,kulaktan dolma bilgiler yada dedikodular insanı aldatmaktan başka birşeye yaramıyor..İnanın mevlana ile şems arasında gerçekten farklı cinsten bir sevgi olmuş olsaydı,onu aynen öyle yazardım.Benim tek bir tarafım var: O da doğru taraf!



 ALTINI ÇİZDİĞİM SATIRLAR




***Yalnızlığımda seni biriktirmişim meğerse
***Hafızamdaki bütün alfabeyi döktüm,alfabesizim.
***Kapımıza değil kalbimize vuran buyursun(şems)
***Dönmektir sanırsınmarifet;arş dönüyor,yıldızlar dönüyor dersin.
***Bir hayatın üç çeşit yazısı vardır.Birincisini kendisi okur,başkaları okuyamaz;ikincisini başkası okur,kendisi okumaz;üçüncüsü ne ona ne de başkalarına okunur.İşte ben o üçüncü yazıya aidim(şems)
***Sultan Veled,babası Mevlana'ya sorar:"Babacığım Mevlana isminin manası nedir?"
      - Şems birgün bana dedi ki;"sen yokluksun.İsmin de yokluk olsun.Herkes Mevlana ismini Efendi manasında anlıyor.Oysa Farsçada MEV:yokluk; Arapçada LA:yokluk ; Türkçede NA:yokluk demektir.
***Yüce Allah Bezm-i Elest'te hitap eder:" Ey Rıdvan,cennet sizindir,Ey Malik cehennem sizindir!,Ey melekler arş sizindir,kürsi sizindir.Ey siz yanık kalpli ve benim mührümü taşıyanlar!! Siz bana aitsiniz,ben de size aidim"
***Hz.Mevlana'ya sorulur:" Çoğu insanda geçim derdi,rızık korkusu var.Bunu nasıl giderebiliriz?"
     - Bu alemde sıkıntıları perde olarak gör ve her an rızkın kaynağının Allah olduğunu bil.Ahmet'ten Mehmet'ten rızık isteme,Allah'tan iste.Birşey ekeceksen gerçek toprağa(mana aleminde) ek ki orada binlerce ekin meydana gelsin.
***Dış dünyaya kapanma insanın duygularına hakimiyetini kolaylaştırır.Kendi duygu
larına hakim olan başkalarının duygularına da hükmeder.
***Dedim ya,kitaplar kalbe inmedikçe kumdaki yazılardır.Aşk;kitap okumakla öğrenilmez,aşkı kağıtlar da bildirmez.
***Üzerine hem doğrunun hem de günahkarın bastığı toprak gibi olmadıkça,herşeyi içinde gizleyen bulut gibi olmadıkça,ve sevsin sevmesin herşeye hayat sunan yağmur gibi olmadıkça,derviş olunamaz.
***Hz.Mevlana,Şems'in kendisine öğrettiği aşkın sırlarını oğlu Sultan Veled'e söylüyor:
 --Aşkın sırrı,Cehennemden korkmamak ve cenneti arzulamamaktır.
 --Aşkın sırrı,Rahmani nefesin parçası olmaktır.
 --Aşkın sırrı,asıl vatana dönmektir.
 --Aşkın sırrı,saf tevazu hazinesidir.
 --Aşkın sırrı,Alemlere rahmet olan Sultanımız Efendimiz'in(sav) güzelliğini görmek ve hissetmektir.
 --Aşkın sırrı,aşkı Cenab-ı Hakk'ın cemali vasıtasıyla öğrenmektir.
 --Aşkın sırrı,su yerine susuzluğu aramaktır.
 --Aşkın sırrı,açlığın gıdamız haline gelmesidir.
 --Aşkın sırrı,kusurlarımızın farkına varmaktır.
 --Aşkın sırrı,Rabb'imizin bize duyduğu sevgiden dolayı var olduğumuzu bilmektir.
 --Aşkın sırrı,herşeyi O'nun nuruyla görmektir.
 --Aşkın sırrı,hem aşık,hem maşuk olmaktır.

  


TA-HA (1-8) طه


                                                                                          

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla.
(1) Tâ. Hâ. (2) Biz, Kur'an'ı sana, güçlük çekesin diye değil, ancak Allah'tan korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik. (3) Biz, Kur'an'ı sana, güçlük çekesin diye değil, ancak Allah'tan korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik. (4) (Kur'an) yeri ve yüce gökleri yaratan Allah tarafından peyderpey indirilmiştir. (5) Rahmân, Arş'a istivâ etmiştir. (6) Göklerde, yerde ve ikisi arasında bulunan şeyler ile toprağın altında olanlar hep O'nundur. (7) Eğer sen, sözü açıktan söylersen, bilesin ki O, gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir. (8) Allah, kendisinden başka ilâh olmayandır. En güzel isimler O'na mahsustur.





IN THE NAME OF GOD, THE MOST GRACIOUS, THE DISPENSER OF GRACE
(1) O MAN! (2) We did not bestow the Qur’ān on thee from on high to make thee unhappy, (3) but only as an exhortation to all who stand in awe [of God]: (4) a revelation from Him who has created the earth and the high heavens (5) the Most Gracious, established on the throne of His almightiness. (6) Unto Him belongs all that is in the heavens and all that is on earth, as well as all that is between them and all that is beneath the sod. (7) And if thou say anything aloud, [He hears it –] since, behold, He knows [even] the secret [thoughts of man] as well as all that is yet more hidden [within him]. (8) God – there is no deity save Him; His [alone] are the attributes of perfection!